 
          Süresiz kredi sözleşmelerindeki (GKS) kefaletin, sözleşmede
        
        
          ayrıca bir hüküm bulunmadıkça, süresiz olduğunun kabulü gerekir.
        
        
          Bu nitelikteki bir kredi sözleşmesine dayalı kredi cari hesabı kat'edilmesi
        
        
          ile muaccel hale gelen kredi borcunun, borçlu tarafından tamamen veya
        
        
          müteselsil kefili tarafından kefalet limiti kapsamında ödenmesi ile
        
        
          bu işlemden doğan kefalet sorumluluğu sona erer. Ancak kredi
        
        
          sözleşmesi ve bu sözleşmeye kefalet süresiz bulunmakla, bankanın aynı
        
        
          sözleşme ile kredi müşterisine yapacağı yeni bir kredi işleminde, kefilin
        
        
          kefalet sorumluluğu yeniden doğar. Bu nedenle, kefilin, yapılacak yeni
        
        
          kredi işlemlerinde sorumluluğunu devam ettirmek istememesi halinde,
        
        
          ödeme ile son bulan kredi işlemini müteakip, kendisi tacir ise,
        
        
          Türk Ticaret Kanunu m. 18/3 fıkrasındaki şekil koşuluna uygun olarak,
        
        
          tacir değilse münasip bir yazılı belge ile bankaya ihbarda bulunarak,
        
        
          yeniden verilecek kredi işlemleri yönünden kefaletinin bulunmayacağını
        
        
          bildirmesi gerekir. Aksi halde, aynı sözleşmeye dayanılarak yapılacak
        
        
          müteakip kredi işlemlerinde kefaletinin devam ettiği kabul edilmiş
        
        
          sayılır.
        
        
          1
        
        
          Süreli olmayan kefalette kefil, asıl borç muaccel olunca, adi kefalette
        
        
          her zaman ve müteselsil kefalette ise, kanunun öngördüğü hâllerde,
        
        
          alacaklıdan, bir ay içinde borçluya karşı dava ve takip haklarını
        
        
          kullanmasını, varsa rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçmesini ve
        
        
          ara vermeden takibe devam etmesini isteyebilir.
        
        
          Borç, alacaklının borçluya yapacağı bildirim sonucunda muaccel
        
        
          olacaksa kefil, kefalet sözleşmesinin kurulduğu tarihten bir yıl sonra
        
        
          alacaklıdan, bu bildirimi yapmasını ve borç bu suretle muaccel olunca,
        
        
          yukarıdaki fıkra hükümleri uyarınca takip ve dava haklarını
        
        
          kullanmasını isteyebilir.
        
        
          Alacaklı, kefilin bu istemlerini yerine getirmezse, kefil borcundan
        
        
          kurtulur. (Türk Borçlar Kanunu m. 601)
        
        
          1
        
        
          Cengiz KOSTAKOĞLU, Bankalar Kanunu Şerhi, 4. Baskı, Beta, İstanbul, 2003, s. 769
        
        
          B A N K A K R E D İ S Ö Z L E Ş M E L E R İ N D E K E F A L E T v e K E F A L E T T E E Ş İ N R I Z A S I
        
        
          71
        
        
          Ü N S E V E R
        
        
          X X I X