 
          omut şekilde, tanımlı üretimin gerçekleştiği fabrika benzeri
        
        
          işyerlerinde kolay tanımlanan “iş süresi”, özellikle hizmet
        
        
          sektörü başta olmak üzere, işin daha soyut şekilde karşımıza
        
        
          çıktığı iş ve işyerlerinde tanımı oldukça zor bir kavramdır. Kart basılan,
        
        
          parmak izi okutulan, işin işyerinde başlayıp bittiği çalışma ilişkilerinde
        
        
          çalışma süresinin tespiti belgeye dayalı olmakla birlikte, bu şekilde
        
        
          çalışılmayan işyerlerinde “iş” gibi “işin süresi” de net ve somut değildir.
        
        
          Örneğin otelde sabah erkenden servise başlayan bir servis elemanı,
        
        
          öğlenden akşam yemeği servisine kadar işe ara verip sonra gece yarısına
        
        
          kadar servis yaparsa çalışma süresi nasıl hesaplanacaktır? Ya da haftanın
        
        
          3 günü iş seyahatinde olan birisinin çalışma sürelerinde hangi saatler
        
        
          esas alınacaktır? Veyahut kış mevsiminde günde 5 saat, yaz mevsiminde
        
        
          12 saat çalışma hallerinde hesaplama nasıl olacaktır?
        
        
          Yukarıda sıralanan örnekleri çoğaltmak mümkündür. Her örnekle
        
        
          sorun, daha da çetrefilli hâl alacak niteliktedir. İşin doğrusu, bırakın
        
        
          hukuken ve teknik olarak çalışma süresini belirlemeyi, vicdanen de
        
        
          bu durumlarda karar vermek kolay değildir. Bir tarafta kaç saat
        
        
          çalışacağını ve karşılığında kaç para alacağını bilerek işe giren, bu şartları
        
        
          kabul eden işçilerin bu kabullerine karşılık iş akdinin feshi sonrasında
        
        
          “fazla çalışma ücreti” taleplerinin haklı ya da haksız olması, diğer tarafta
        
        
          tatil gününü bilmeyen, bayramı olmayan, evine gideceği saati bile
        
        
          işverenin iradesine teslim edip sabit ücretle çalışanların verdikleri
        
        
          “ömrün” karşılığında bir bedel alamamaları…
        
        
          Her iki durumda da verilecek kararın herkesi
        
        
          tatmin etmesi hiç de kolay değildir.
        
        
          OECD’nin 30 yılı aşkın süredir gelişmekte
        
        
          olan ülke sınıflandırmasında olan Türkiye’de,
        
        
          özellikle turizm sektörü gibi hizmet sektörleri
        
        
          başta olmak üzere soyut anlamda üretimin
        
        
          söz konusu olduğu işlerde, işçi–işveren
        
        
          uyuşmazlıkları arasında en önemli yeri
        
        
          İ Ş Ç İ – İ Ş V E R E N İ L İ Ş K İ L E R İ N D E P O T A N S İ Y E L U Y U Ş M A Z L I K : F A Z L A Ç A L I Ş M A
        
        
          27
        
        
          Ü N S E V E R
        
        
          X X I X
        
        
          S
        
        
          Türkiye’de, özellikle turizm
        
        
          sektörü gibi hizmet sektörleri
        
        
          başta olmak üzere soyut
        
        
          anlamda üretimin söz konusu
        
        
          olduğu işlerde, işçi–işveren
        
        
          uyuşmazlıkları arasında en
        
        
          önemli yeri
        
        
          
            “fazla çalışma
          
        
        
          
            sorunu”
          
        
        
          almaktadır.